Ernest Hemingway'in 1940'lı yıllarda yazdığı, ''Çanlar kimin için çalıyor'', yıllar önce severek okuduğum ve herkese de okumayı tavsiye ettiğim bir kitap.
Hemingway, kitabında İspanyol İç Savaşını anlatıyor. Dağlarda faşistlere karşı savaşan gerilla güçleri arasında bulunan Amerikalı bir İspanyolca profesörü olan Robert Jordan'ın gözünden savaşın anlamsızlığı sorgulanıyor.
Kitabın adı, şair John Donne'ın sağlık, acı ve hastalık üzerine meditasyonlar ve dualar içeren, 1624'te yayımlanan Devotions upon Emergent Occasions (Acil durumda ibadetler) kitabından alıntıdır.
Hemingway, Çanlar Kimin İçin Çalıyor'un epigrafında (bir eserin başlangıcında yer alan cümle, alıntı) şu alıntıya yer verir:
''Ada değildir insan, bütün hiç değildir bir başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta; bir toprak tanesini alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurtluğunmuş gibi, ölünce bir insan eksilirim ben, çünkü insanoğlunun bir parçasıyım; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor.''
Yakın coğrafyamızda yaşanan ve soykırım derecesine varan bir savaş yaşanıyor. Uluslararası kuralların çiğnendiği, insanı kuralların hiçe sayıldığı ve intikam alma duygusuyla hareket edilen bir savaş.
Hastanelerin, ekmek fırınlarının vurulduğu, çocukların, kadınların çoğunlukta olduğu tüm sivillere yönelik vahşeti, film izler gibi izliyoruz. Yaşanan o görüntüleri hiç bir insanın vicdanı kabul edemez.
Amerika'nın da desteğini alan İsrail, Filistinlilerin gıdaya erişimini engellemek, oradaki sivilleri ölüme terk etmek için ne gerekiyorsa yapıyor. Yeri geldiğinde insan hakları savunuculuğu konusunda mangalda kül bırakmayan Avrupa, çifte standart uyguluyor. Bir kaçının cılız sesi dışında tüm bu yaşananlara seyirci kalıyor.
Hatırlayın. Rusya, Ukrayna'nın elektrik ve suyunu kesmişti. Avrupa, Rusya'nın bu davranışını protesto etmiş ve adeta ayağa kalkmıştı. Bugün ise Avrupa'dan aynı tepki yok.
İç dinamikleri aktif ve son derece demokratik olan İsrail'deki halkın gösterdiği tepkiler, Avrupa'dan fazla. Arap ülkeleri için de aynı şeyi söylemek mümkün.
İslamiyet'in doğduğu ve tüm İslam Alami'ne öncülük etmesi gereken Suudi Arabistan da, adeta kör ve sağırı oynuyor. Hemen yanı başındaki bir İslam ülkesi olan Filistin'de yaşanan bu acı tablo karşısında yeterli tepkiyi göstermezken, müzikli-eğlenceli etkinlikler düzenlemesi de yaşananlara duyarsızlığını gösteriyor.
Filistin'de çocuklar ölürken, kan gövdeyi götürürken, Suudi Arabistan'da yaşayan bir grubun; adeta ''vur patlasın, çal oynasın'' dercesine eğlenmesi, insanlığın geldiği vahim tabloyu yansıtıyordu. Suudi Arabistan'daki bu sahneler, insan vicdanının yok olduğunu gösteriyor.
Hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz. Bir yerde başlayan yangın söndürülmezse, yayılır ve her yere sıçrar.
Hemingway'in dediği gibi çanlar herkes için çalıyor.