Mardin Nusaybin ilçesinde Hasan Bege Mezarlığı’nda Ağlayan kadınlar, Tütün tabakasından üst üste sigara yakan üzgün erkekler konuşmadan yere bakıyorlar. Mezarlığı çevrede olan birkaç Ezîdî köyü birden kullanıyor.

Almanya Berlin’de yaşayan bir Ezîdî’nin vasiyeti var. Son arzusu atalarının doğduğu topraklarda olan Nusaybin anıtsal mezarda gömülmek olduğunu söyleyince bu tören gerçekleşiyor. Gömülen yaşlı adamın toprağının başına bir ağaç fidesi dikiliyor. Ezîdî bir genç kız saç örgüsünü getirdiği bir makasla kesiyor. Bu bir gelenek. Ailelerinden bir erkek ölünce genelde 2 tane olan saç örgülerinden birini kesip babasının mezarına asıyor. Orada sallanan saç kuyruğu örselenip, tozlanıncaya kadar yası sürecek. Yas belki bir gün bitecek. Yüzündeki hüzünden kara gözlerinden süzülen yaşlara bakılırsa bu güzel kızın acısı yıllarca sürecek.

Görsel 1910 mahalli kıyafetleriyle Mardinli Ezîdî kızlar ve Genelde Ezîdî Kürtlerin evinde bulunan "Tawusê Melek" (Melek Tavus) duvar halısı.

Ezîdîlerin mezarları genelde Kubbeli bir mimariye sahip mezar taşlarında Ezîdîler için kutsal olan tavus kuşu ve güneş figürleri bulunuyor.  Farklı siyasal iklimlerde Avrupa'ya göç eden Ezîdîlerin nüfusu yaklaşık 250 bin civarında Dünya genelinde ise bir milyon civarında Ezîdînin yaşadığı tahmin ediliyor.

Mezopotamya’da, Çarşema Sor bayramı (Kızıl Çarşamba) her yıl nisan ayının 13'ünü izleyen ilk çarşamba günü kutlanıyor. Ezîdî Kürtler, "Tawusê Melek" (Melek Tavus) nisan ayını izleyen ilk çarşamba yeryüzüne indiğine ve böylece evrenin yaratılışının tamamlandığına inanıyor.

Evrenin ve dünyanın maya tuttuğuna inanılan gün onlar için özel bir gün. Yeniden doğuşun ve güzel günlerin habercisi bahar aylarını sabırsızlıkla bekliyorlar. Anadolu’da kutlanılan Hıdırellez benzer yanları var. Bu kadim halk için kutsal bir gün Êzidilerin çıralarını yakarken mırıldandığı “Ya Xwuda, ya Tavus-i Melek.. Sen doğuda, batıda, kuzey ve güneyde bulunan tüm insanlara ve sonra biz Êzidilere iyilik, barış, hayır ve huzur ihsan et” diye dua ediyorlar. Nüfusları az olsa da, gençlerin ilgisi azalsa da olsa geleneklerini ve inançlarını devam ettirmeye çalışıyorlar.

Ezîdî yazar ve araştırmacı Tosinê Reşid, son neslin Çarşema Sor'u bayramını yakın zamanda tanımaya başladığını söyledi."Çarşema Sor, bizde bazı belli başlı aileler dışında fazla bilinmiyordu. Çarşema Sor, özellikle son dönemlerde daha çok bilinmeye ve kutlanmaya başlandı. Bunun da nedeni sosyal medyada yaygınlaşması ve medyada yer almasıdır. Doğanın ve yaşamın farklılığını temsilen bu özel günde özellikle yumurtaları boyuyoruz. Dostlarımızla tokuşturup, geleneksel yemeklerimizi yapıyoruz" dedi.

Görsel: 2014 de Suriye’de olan göç sırasında Ezîdî kızlarını ünlü foto muhabiri Erick Bonnier  çekmiş.  

Kürtler, Zerdüştlük, Êzidilik ve İran Kültürü üzerine birçok çalışması bulunan Philip G. Kreyenbroek’ın İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan “Êzidilik Arka Planı, Dinî Âdetleri ve Metinsel Geleneği”  kitabı Kürt kültürü, Zerdüştlük, Êzidilik ve Ehl-i Hak inancına dair geniş çaplı bir tartışmaya ışık tutmaktadır. Philip G. Kreyenbroek’ün Êzidi tarihi ve kültürel yapısı hakkındaki karşılaştırmalı analizlerini ve dini metinlere ait çözümlemelerini içeren çalışma, kitapta yer alan Kürtçe ve Türkçe dualarla birlikte, Êzidilerle ilgili önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

Damla Tanla’nın çevirmenliğini yaptığı kitap, bu topraklarda var olmuş ve zaman içerisinde belli özelliklerini kaybetmiş Êzidiler hakkında, hakkıyla yazılmış ender kitaplar arasında sayılabilir.

Êzidi geleneği Yedi Kutsal Varlığın dördünü, dört element (hava-su-ateş-toprak) ilişkilendirdiğinden; toprağa tükürmeyi ve tekme atmayı, suyun içine ve ateşe tükürmeyi yasak kılar. Êzidi inancı, marul, lahana, bamya, balık ve ceylan etini yasak kılar. Bir bilinen başka tabu da mavi elbise giyme yasağıdır. Êzidiler her yılın aralık ayında üç gün oruç tutarlar.  Ayrıca senede iki kez olmak üzere 40’ar günlük oruç tutarlar. 40 günlük orucu daha çok şeyhler, pirler ve Baba Şeyhler tutar. Zerdüşt geleneğine benzer şekilde zamanın sonunda denizlerin ve dağların olmadığı yeryüzünün pürüzsüz bir hal alacağına inanırlar.

İnanca saygı derken aklıma Yazar ve gazeteci Daniel Defoe geldi. Hani ıssız adaya düşen “Robinson Crusoe” romanında bir saptaması vardı ya, dinlere bakış açımızı netleştiriyordu.

“Üç uyruğum vardı ama üçünün de farklı dinlerden oluşu dikkate değerdi; adamım Cuma bir Protestan, babası bir putperest ve yamyam ve İspanyol da bir Katolik'ti. Bununla birlikte abu ıssız ada’daki saltanatım altındakilere vicdan özgürlüğü tanımıştım.”  

Kaynakça: Yazar Philip G. Kreyenbroek “Êzidilik Arka Planı, Dinî Âdetleri ve Metinsel Geleneği”  İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,  foto muhabiri Erick Bonnier, Rusyadan Ezîdî yazar ve araştırmacı Tosinê Reşid ve Musa Ataç.